Otozomal dominant polikistik böbrek hastalığında böbrek kistinin spontan rüptürüne bağlı akut karın ve hemorajik şok
Özet
Otozomal dominant polikistik böbrek hastalığı son dönem böbrek yetmezliğinin en önemli nedenlerinden birisidir. Hastalarda böbrek kistlerinin rüptürüne bağlı hemorajik şok gelişmesi oldukça nadirdir. Bu çalışmada acil servise akut karın ve hemorajik şok tablosuyla başvuran otozomal dominant polikistik böbrek hastalığı olan nadir görülen bir hastanın sunulması amaçlandı. Elli sekiz yaşındaki kronik böbrek yetmezlikli erkek hasta acil servise akut karın ve hemorajik şok bulguları ile başvurdu. Yapılan tetkikleri sonrasında akut karın-böbrek çevresi hematom tanısıyla servise yatırılan ve konservatif tedaviye rağmen bulgularında gerileme olmayan hasta acil koşullarda ameliyata alındı. Eksplorasyonda 20x30 cm ebatlarında kanamalı polikistik böbrek mevcuttu. Nefrektomi ve hematom drenajı uygulandı. Hasta postoperatif beşinci günde sorunsuz taburcu edildi. Otozomal dominant polikistik böbrek hastalığında kist rüptürüne bağlı kanama nadir fakat hayatı tehdit edici boyutta olabilir. Tedavisinde sıklıkla konservatif yöntemler tercih edilmesine rağmen, klinik tabloda düzelme görülmeyen hastalarda cerrahi girişim hayat kurtarıcı olabilir. Autosomal dominant polycystic kidney disease is an important cause of chronic renal failure. Rarely, these patients may
present with haemorrhagic shock caused by renal cyst rupture. The aim of this work was to report a rare case of a patient
who arrived at the emergency department with autosomal dominant polycystic kidney disease presenting with acute
abdominal pain and hemorrhagic shock. A 58 year old man with chronic renal failure was admitted to the emergency
department with acute abdominal pain and haemorrhagic shock. The patient was admitted to the department of surgery
with acute abdomen and perirenal haematoma. Although the patient was on conservative treatment, his symptoms
did not improve and the patient was operated on. There was bleeding from the right polycystic kidney, which had a
size of 30x20 cm during exploration. The patient underwent nephrectomy and drainage of the haematoma. The patient
was discharged on the fifth postoperative day without any problems. Bleeding due to rupture of a cyst in autosomal
dominant polycystic kidney disease occurs rarely but it may be life-threatening. Although conservative methods are
often preferable for treatment, surgery can be life-saving for patients in whom the clinical situation does not improve.