Parlamenter sistemden cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş sürecinde Türkiye’de mülki idare sisteminin dönüşümü
Özet
Türkiye’de yoğun bir reform gündemiyle geçen 2000’li yılların ilk on-onbeş yılında
merkeziyetçilik azaltılmaya çalışılırken uygulanan reformlarla yerelin yükselişine imkân
sağlanmıştır. Bu süreçte mülki idare sisteminin sahip olduğu birtakım görev ve yetkiler
yerel yönetimler lehine azaltılmış ya da bu yönetimlere aktarılmıştır. Son derece demokratik bir tarzda gelişen bu sürecin son yıllarda milli güvenlik tehditleri ve akabinde yönetim sistemindeki değişimin etkisiyle sürdürülmesi güçleşmiş, merkezi yönetim mülki idare
sistemini güçlendirme yoluyla taşradaki gücünü yeniden pekiştirmiştir.
Özellikle 2000’li yıllarda yoğunlaşan kamu yönetimi reformlarıyla mülki idare sisteminin hizmet etkinliği yerel yönetimler lehine azaltılmıştır. 2013 yılından itibaren ise milli
güvenliğe yönelik tehditlerin artması ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin güçlü
yürütmenin devamı olarak güçlü bir mülki idare sistemini öngörmesi güvenlikçi politikaların sürükleyiciliğinde mülki idare sistemini güçlendirirken mülki idare amirlerini de
daha aktif ve dinamik bir rol oynamaya zorlamaktadır. While centralization was tried to be decreased in the first ten or fifteen years of the 2000s which passed with a busy reform agenda, the opportunity was provided for the rise of local with implemented reforms. In this process, some of the duties and authorities that the civil administration system has were reduced in favor of local administrations or transferred to these administrations. It has become difficult to sustain this extremely democratically developing process due, in recent years, to the national security threats and subsequently change in the administrative system, and central administration has intensified its power over the rural by means of strengthening the civil administration system. Service effectiveness of the civil administration system has declined with public administration reforms which became prevalent especially in the 2000s. Starting from 2013, that threats against national security have increased and that presidential government system calls for a powerful civil administration system as a continuation of powerful enforcement, together with driving force of security-based policies, strengthen the civil administration system and force civil administration supervisors to play a more active and dynamic role.