Yerel siyasette cinsiyet rejimi: Kadınların temsil ve katılımı üzerine genel bir değerlendirme
Özet
Çağdaş bir yapıya sahip olan devlet örgütlenmelerinde
vatandaşlar, bir yandan siyasal alanla ilgili eylemlere katılarak
siyasal mekanizmaları etkilerken diğer yandan söz konusu eylem
ve mekanizmalardan etkilenmektedir. Toplumsal aktörlerin siyasal
karar mekanizmalarına ve yönetim sürecine doğrudan veya temsil
yoluyla dâhil olmaları ise “katılımcılık ilkesi” ile mümkün
olmaktadır. Vatandaşların, yönetsel ve siyasal politikaların
belirlenmesinden denetlenmesine kadar geçen süreçte söz sahibi
olabilmeleri anlamına gelen katılımcılık ilkesi, demokratik işleyişin
en önemli unsurlarından birini oluşturmaktadır. Buna bağlı olarak
halka, demokrasi ilkelerine yönelik sorumluluk duygusu
kazandıran yerel birimlerde diğer bir deyişle yerel düzeyde, katılım
ve temsil yeteneğinin artırılması demokratik rejimin sağlıklı
işlemesi noktasında büyük önem taşımaktadır.
En genel anlamıyla yerel düzeydeki aktörlerin yönetime
yönelik siyasi etkinlik ve etkileşimleri anlamına gelen yerel siyaset
çatısı altında, yönetsel ve siyasal birçok katılım mekanizması
olmakla birlikte, bu mekanizmaların tüm yurttaşlarca eşit ve özgür
kullanımı yerel demokrasiyi pekiştirmekte, bu sayede ulusal
demokrasinin de gerçekleştirilmesinde hayati rol oynamaktadır. Bu
kapsamda, aktörlerden birini oluşturan kadının yerel siyasete
katılımı incelendiğinde bunun, siyasal aktör olarak yerel
yönetimlerde söz sahibi olma veya kentsel hizmet sunumu
çerçevesinde kararlardan etkilenen olma şeklinde tezahür ettiği
görülmektedir. Bir aktör olarak kadının Türkiye nüfusunun
yaklaşık yarısını oluşturmasına rağmen siyasal sistemle yeterli
oranda bağ kuramadığı görülmektedir. Bu durumun sosyal,
ekonomik, biyolojik birçok faktörü olmakla birlikte, erkek
egemenliğine dayalı cinsiyet rejimi dolayısıyla ortaya çıkan
eşitsizlik temel unsuru oluşturmaktadır. Bu sistem kadının eksik temsil edilmesine yol açarken, temsilci olma fırsatı elde eden
kadınların yönetsel ve siyasal süreçte varlıklarını sürdürme
çabalarını olumsuz etkilemektedir.
Bu kapsamda çalışmada, geleneksel cinsiyet rejiminden
kaynaklanan sorunların eşitlik ilkesine uygun şekilde çözülmesinin
demokrasinin önemli bir boyutunu oluşturduğu düşüncesiyle,
kadının yerel karar ve temsil mekanizmalarındaki mevcut konumu
incelenmiş, yerel düzeyde kadının aktif katılımını artırmaya
yönelik önerilerde bulunulmuştur. Bu amaçlar doğrultusunda
yöntem olarak, literatür taraması ile çalışmanın temelini oluşturan
kavramlar açıklanmış, konu üzerine yazılmış basılı eserlerden,
yapılan etkinlik ve projelerden, basın taraması esnasında ulaşılan
gazete arşivlerinden, yasal düzenlemelerden yararlanılarak metin
analizi yöntemi kullanılmıştır.