Kültür ve medya ilişkisi kapsamında kadın imgesi: Geleneksel cinsiyet rejiminin dizilerle yeniden üretimi
Özet
En genel anlamıyla bir toplum tarafından paylaşılan değerleri, normları, standartları oluşturan
kültür, bireyin toplumun bir parçası olması nedeniyle kazandığı tüm maddi ve manevi değerleri gelecek
kuşaklara aktarmasını sağlayan araçların tümüdür. Kültürün hem ulusal hem de uluslararası düzeyde
devamını sağlayan ve kültür unsurlarının bireyler tarafından benimsenmesine yardımcı olan birçok
araç vardır. Bu kapsamda önemli görevler üstlenen araçlardan biri de medyadır. Bireylerin düşünce,
değer yargısı, davranış ve kabul alanı oluşturmasında etkili bir role sahip olan medya, söz konusu
özelliğinden dolayı kadınların toplumsal konumunun belirlenmesinde de önemli bir araç haline
gelmektedir. Kadınların medyada temsil ediliş şekilleri, geleneksel cinsiyet rejimi tarafından üretilen
kadın ve erkek modellerinin toplumsal önyargılara ne derece hizmet ettiğine yönelik bir tablo ortaya
çıkarmaktadır. Zira başta televizyon olmak üzere tüm toplumu kapsayan ve en çok etki eden mekanizma
olarak medya, ürettiği dizilerle ataerkil kültürün erkek ve kadına yönelik benimsediği toplumsal rolleri
yeniden üretebilmektedir. Diğer bir deyişle medyada toplumsal cinsiyet temsili, kadın ve erkeğe
yüklenen geleneksel roller üzerinden görünür hale getirilmekte, medya aracılığıyla kadınların ikincil
konumları normalleştirilerek kültürün bir parçası olarak kuşaktan kuşağa tekrar benimsetilmektedir.
Bu kapsamda çalışmada, ulusal kanallarda yayınlanan ve geniş kitlelere ulaşan dizilerde,
kadınların sadece geleneksel cinsiyet rolleriyle ele alındığı, bu nedenle toplumsal değerler sistemi
içindeki eşitsiz konumlarının korunarak sürdürüldüğü tezi savunulmaktadır. Buna bağlı olarak
toplumsal cinsiyet eşitliğinin demokratik toplumun ve sürdürülebilir kalkınmanın vazgeçilmez unsuru
olduğu kabulüyle, başta televizyon olmak üzere medyanın, cinsiyet eşitliğinin uygulamaya
geçirilmesinde ve kadına yönelik önyargıların değiştirilmesi noktasında faaliyet göstermesi gerektiği
üzerinde durulmuş ve bu yönde önerilerde bulunulmuştur. Yöntem olarak, literatür taraması ile
çalışmanın temelini oluşturan kavramlar açıklanmış, konu üzerine yazılmış basılı eserlerden, yapılan
etkinlik ve projelerden, basın taraması esnasında ulaşılan gazete arşivlerinden yararlanılarak metin
analizi yöntemi kullanılmıştır. In the most general sense, the culture that forms values, norms, standards shared by a society is
the means by which all the material and spiritual values gained by the individual as part of society are
transferred to future generations. There are many tools that ensure the continuation of culture at both
national and international levels, and help the cultural elements to be adopted by individuals. In this
context one of the tools that undertake important tasks is the media. The media, which has an effective
role in creating an opinion, value judgment, behavior and acceptance area of individuals, is becoming
an important tool in determining the social position of women due to this feature. The way that women
are represented in the media shows the relationship between the social prejudices and of the male and
female models produced by the traditional gender regime. Because the media as the most influential
mechanism, which encompasses the entire society, especially television, can reproduce the social roles
that patriarchal culture adopts for men and women. In other words, gender representation in the media
is made visible through the traditional roles that are imposed on women and men, and the secondary
positions of women through the media are normalized and re-adopted from generation to generation as
part of the culture.
In this study it is argued that in the series that are aired in national channels and reach wide
masses, women are treated only with traditional gender roles and therefore their unequal position within
the system of social values is maintained. Accordingly, gender equality has been accepted as an
indispensable element of democratic society and sustainable development. And the media, in particular
the television, should be active in implementing gender equality and changing prejudices against
women. As the method, the concepts that constitute the basis of the study with the literature review are
explained, the text analysis method was used by using the printed works written on the subject, the
activities and projects made in the subject, and the archives of the newspapers reached during the press
screening