Karaburun Yarımadası kuzey kıyılarının oşinografik özelliklerinin bentik foraminifer ve ostrakod toplulukları üzerindeki etkileri.
Erişim
info:eu-repo/semantics/openAccessTarih
2012Yazar
Meriç, EnginAvşar, Niyazi
Nazik, Atike
Yokeş, Baki
Dora, Özcan
Barut, F. İpek
Eryılmaz, Mustafa
Dinçer, Feyza
Kam, Erol
Aksu, Abdullah
Taşkın, Halim
Başsarı, Asiye
Bircan, Cüneyt
Kaygun, Aysun
Üst veri
Tüm öğe kaydını gösterÖzet
Karaburun Yarımadası kuzey bölümünün doğu ve batı kıyıları bentik foraminifer toplulukları arasında büyük bir farklılık gözlenmiştir. Batı kesimde zengin bir topluluğun varlığına karşı, İzmir Körfezi içinde kalan doğu kesimde zayıf bir topluluk izlenmiştir. Ayrıca, Karaburun Yarımadası’nın Ege Denizi kıyılarında saptanan Amphistegina lobifera Larsen topluluğu ile İzmir Körfezi kıyılarında rastlanan toplulukta birey sayısı açısından büyük bir fark bulunmaktadır. Çalışmada, 84 foraminifer türü tespit edilmiş olup, en fazla bulunan foraminifer türleri Peneroplis pertusus (Forskal), P. planatus (Fichtel ve Moll), Amphistegina lobifera Larsen, Elphidium crispum (Linné)’dur. Körfezin iç kesimi ağır metal kirliliğinin en yüksek foraminifer türlerinin ise en düşük sayıda görüldüğü kesimdir. Örneklerde 24 ostrakod türü adlandırılmıştır. Elde edilen verilere göre bölgede Karaburun Yarımadası’nın kuzeybatısında su derinliği ve kıyıdan uzaklık arttıkça ostrakod cins ve türlerinde de artış gözlenmiştir. Bu kesimde Loxoconcha rhomboidea (Fischer), Xestoleberis communis Müller ve X. depressa Sars baskın ostrakod türleridir. Karaburun Yarımadası kuzeydoğu bölümünde ise baskın cins ve tür Xesteleberis dispar Müller olup, Xestoleberis communis Müller, X. depressa Sars yaygın türlerdir. Araştırma, Karaburun Yarımadası kuzey bölümü doğu ve batı kıyılarındaki bentik foraminifer topluluklarını belirlemek ve bu kesimde mevcut civa madeni ile birlikte bulunan diğer elementlerin topluluk üzerine etkisini ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Yarımadanın bu bölümü batı sahilinde, Tuzla Koyu’nun kuzeydoğusunda, tarihi dönemlerden beri ekonomik olarak işletilmiş “Karareis” ve Karaburun yerleşim alanının güneybatısında “Kalecik” civa madenleri bulunmaktadır. Fakat 1970’li yıllara kadar sürdürülen işletmeler çevresindeki pasalarda hiçbir zaman gözle görülür civa minerallerine rastlanılmamıştır. Ancak, zaman içinde yağmur sularıyla pasa yığınlarından mevsimsel akışa sahip derelere karışan Hg, As ve Fe yüklü asitik çözeltiler iki alanda da denize ulaşmaktadır. Her iki bölgeden alınmış deniz suyu örneklerinde Al, Si, Cr, Mn, Fe, Co, Ni, Cu, Zn ve As gibi ağır metal ve eser elementlerin dışında Hg ölçümlerinde iki kıyı alanı arasında büyük bir farklılık söz konusu değildir. Amaç söz konusu alanlardan deniz suyuna karışmış olan ağır metallerin bentik foraminifer topluluğu üzerindeki etkisini belirlemektir. Major differences in benthic foraminifera assemblages have been observed between the east and the west coast of the northern Karaburun Peninsula. In contrast to the rich fauna of the Çeşme Canal on the west coast, a poor assemblage was found on the east coast, which is located in the Gulf of Izmir. A great difference in population sizes have also been observed in Amphistegina lobifera Larsen assemblages found on the Aegean coasts of Karaburun Peninsula and Gulf of Izmir. In the framework of this study, 84 foraminifera species were identified. The most abundant species were Peneroplis pertusus (Forskal), P. planatus (Fichtel and Moll), Amphistegina lobifera Larsen, Elphidium crispum (Linné). Highest heavy metal pollution was observed in the inner part of the gulf, where least number of foraminifer species observed. 24 ostracod species were identified. Our findings showed that the number of genera and species of ostracods increases with the increasing depth and the distance to the shoreline on the NW of Karaburun Peninsula. Loxoconcha rhomboidea (Fischer), Xestoleberis communis Müller and X. depressa Sars were found to be dominant species on the NW of the peninsula, whereas on the NE of the peninsula Xesteleberis dispar Müller dominated the fauna, Xestoleberis communis Müller and X. depressa Sars were the other abundant species. The aim of this study is to investigate the foraminiferal assemblages of the north coasts of Karaburun Peninsula and assess the effects of mercury mining and other environmental factors on these assemblages. Two mercury mines are found on the north of the peninsula, #8220;Karareis #8221; located on the northwestern of Tuzla Cove and #8220;Kalecik #8221; on the southwestern of Karaburun. Both mines have operated from ancient times until the 1970s. However, mercury minerals have not been observed in the muck found in the vicinity. The piles of muck may have been be washed out during rains, resulting in the transport of the acidic solutions of Hg, As and Fe into the nearby seasonal stream and downstream to the sea. The sea water samples collected from the two locations showed differences in their heavy metals and trace element contents, such as Al, Si, Cr, Mn, Fe, Co, Ni, Cu, Zn and As, but no significant difference was observed in Hg.