Osmanlı toplumunda mahallenin dışındakiler: Bekâr odaları ve bekârlar
Özet
Bekâr kelimesi Türkçe sözlükte sadece evlenmemiş kimse olarak tanımlanmamıştır. Bu tanımının yanı sıra evli olduğu halde ailesinden ayrı, yalnız yaşayan kimse olarak da tanımlanmıştır. Hatta bu iki tanıma çiftlik işlerinde çalışan işçi, rençber, uşak, hizmetçi, parayla tutulan sığırtmaç ve en nihayetinde işsiz, boş eklenmiştir. Aslında bütün bu tanımlar bekârın ne demek olduğundan ziyade toplumda nasıl tanımlandığından, toplumun bekârlara olan bakış açısından bahsetmektedir. Bu nedenle bekârlar Osmanlı şehir yapılanmasının en küçük birimi olan mahallenin içine alınmayan, dolayısıyla toplumun dışında tutulan kimseleri ele almaktadır. Mahallenin dışında tutulan bekarlar kendilerine ancak toplumun marjinal grupları arasında yer bulabilmişlerdir. Kendilerine kefil bulduklarında bir nebze rahat eden ama hep, her an suç işleyecekmiş ya da suça meyilli imiş gibi değerlendirilen kimseler olan bekârlar bu sebeple olmalı belgelere sorun çıkaran kişiler olarak yansımışlardır. Bu çalışmada mekân ile mekânı kullanan, mekânda yaşayan insanların yaşamlarını, toplumun bu mekânlara bakış açısını, insanla mekânın nasıl bütünleştirildiğini ve bu bütünleştirici bakış açısının bir mekânı zorunlu da olsa yaşam alanı seçmek zorunda kalan insanlar üzerindeki etkileri ele alınmıştır. Yine bu bildiri de toplumsal statüleri ve gelirleri gereği bu odaları seçmek zorunda kalan insanların nasıl toplumun marjinal gruplarından biri olarak algılandığını ve bu algılamanın onları nasıl etkilediğini analiz etmeye gayret edeceğim. Böylece toplumun bir kesimini anlamaya dair katkı yapmayı amaçlamaktayım. Bunun için Osmanlı arşiv belgelerini, dönemin kaynaklarını kullanacağım In Turkish dictionary, the word single has not been only defined as the unmarried person. Along with this definition, it was defined as the person living alone apart from his/her family; even he/she is married. Moreover, person working in farm business, plowman, servant, maid, hired wrangler and finally; unemployed, vagrant terms were added to these two definitions. In fact, all those definitions mention how the term single is defined in society rather than its definition, and the viewpoint of society to singles. Thus, singles also include people who are not embraced by neighborhoods - the smallest unit of urban structure of the Ottomans -, thus the ones excluded from the society. Singles, who were excluded from the neighborhood, could only find a place for themselves among marginal groups of the society. Singles who were somewhat comfortable when they found a bail but still considered as the ones who may commit a crime or criminal minds, therefore reflected as troublemakers for the documents. In this study, I am going to discuss the place and the lives of people using and living in the place, the viewpoint of society to such places, how humans and places were integrated with each other, and the effects of such integrating point of view on the people who even necessarily had to choose a place as their living space. In addition, I will try to analyze in this report how the people who had to choose such rooms by their social status and income were perceived as one of the marginal groups of society, and how they are affected by this perception. Thus, I intend to make contribution to understand a section of the society. For that, I am going to use the Ottoman archive documents and sources of that era
Kaynak
Türk İslam Medeniyeti Akademik Araştırmalar DergisiCilt
10Sayı
19Koleksiyonlar
- Tarih-Makale Koleksiyonu [89]
- TR Dizin-Makale Koleksiyonu [3387]